HIGHLIGHTED
DOSYA
Yapay zeka, müziğin geleceğini şekillendirirken hem ilham veriyor hem de soru işaretleri bırakıyor.
Deepfake'ler, Sanatsal Dönüşümler ve Etik Sınırlar: Müzikte AI Çağı
Furkan Öztekin

Piksel.Bülten’de bu hafta, müzik dünyasının AI ile bitmek bilmeyen sınavına bakıyoruz. Crowded House, sahte bir yapay zeka videosuyla yayılan asılsız iddialara karşı tavır alırken; Nick Cave, ChatGPT’yi “insan yaratıcılığının grotesk bir parodisi” olarak tanımladığı noktadan, AI destekli bir video çalışmasına hayran kaldığı ana uzanan düşünsel dönüşümünü paylaşıyor.
AI artık stüdyodan sahneye, prodüksiyondan pazarlamaya müziğin her alanında. Ancak deepfake’ler, telif hakları, rıza sorunları ve sanatın “insan özü” tartışmaları gündemdeki sıcaklığını koruyor. Yaratıcılık yeniden tanımlanırken, etik çizgiyi korumak her zamankinden daha önemli. Yapay zeka, bir zamanlar yalnızca bilim kurgu senaryolarında hayal edilen bir teknoloji iken bugün gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Müzik endüstrisi de bu değişimden kaçamıyor; hem sınırsız yaratıcı olanaklar hem de endişe verici yeni sorunlarla karşı karşıya.
Crowded House & Neil Finn

Crowded House, 2024 (Fotoğraf - Kim Landy)
Geçtiğimiz günlerde Yeni Zelandalı grup Crowded House, yapay zeka tarafından üretilmiş sahte bir videonun hedefi oldu. Videoda, solist Neil Finn’in cinsel sağlık sorunları yaşadığına dair asılsız ifadeler yer alıyordu. Grup, sosyal medya üzerinden “Neil’in böyle bir sorunu hiç olmadı” diyerek hem dedikoduyu hem de dijital manipülasyonu net bir şekilde reddetti. Bu olay, AI teknolojisinin ünlülerin kimliklerini nasıl çarpıtabildiğini ve yanlış bilgilerin ne kadar hızlı yayılabildiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Söz konusu üç dakikalık videoda, grubun solisti Neil Finn’in yapay zeka ile oluşturulmuş bir versiyonu, hayali “erektil disfonksiyon” sorunları ve 67 yaşında baba olduğu iddiası üzerine konuşuyor. Videoda ayrıca TVNZ muhabiri Simon Dallow’un AI versiyonu da yer alıyor. Kurgulanmış Finn görüntüsü, hatalı bir aksanla, “Tekrar baba olabileceğimi hiç düşünmemiştim. Hayatımın o bölümü kapanmıştı, istemediğimden değil, artık yapamayacağımdan” diyor. Videonun ilerleyen bölümlerinde ise bunun aslında erkeklerde erektil disfonksiyon tedavisini tanıtan sahte bir reklam olduğu anlaşılıyor.
Nick Cave: Tupelo
Müzik dünyasında AI’ya bakış açısı oldukça farklı tonlarda seyrediyor. Nick Cave, bu tartışmanın en çarpıcı örneklerinden biri. Nick Cave & The Bad Seeds’in klasikleşmiş “Tupelo” şarkısının 40. yılı için yönetmen Andrew Dominik, uzun yıllardır birlikte çalıştığı dostunu ikna etti: Her yapay zeka eseri, “insan olmanın grotesk bir parodisi” değilmiş.
Nick Cave, haftada yaklaşık bir kez, Red Hand Files bülteninde hayran mektuplarına yanıt vererek müzik, din, yas ve düzerine yazıyor. Bu yanıtların en etkili olanları haberleştiriliyor; 2023’te ChatGPT’yi yerden yere vurduğu yazıları ise en çok yankı uyandıranlardan oldu. Cave, o yılın Ocak ayında “Nick Cave tarzında” yazılmış bir şarkı sözünü “kıyamet alameti” olarak nitelendirmişti. Birkaç ay sonra da, yapay zeka ile şarkı sözü yazan herkesin “dünyanın ruhunu ve insanlığın özünü aşındırmaya ortak olduğunu” söylemişti.
Ancak bunlar, Andrew Dominik’in Nick Cave & The Bad Seeds’in “Tupelo” şarkısına, havada süzülen bir AI Elvis Presley figürüyle klip çekmesinden önceydi. Cave’ten habersiz hazırlanan bu video, şarkının 40. yılında sanatçıya sunulduğunda Cave’in yorumu beklenmedikti: “Efsane Elvis Presley’e dokunaklı bir saygı duruşu niteliğinde, mitolojiyle zenginleşmiş, ruhlu, duygusal ve tamamen özgün bir ‘Tupelo’ anlatımı.”
Cave, Dominik’in AI ile canlandırdığı Presley fotoğraflarını “mezarından kalkmış gibi, ürkütücü derecede gerçek” bulduğunu ve finaldeki çarmıha gerilme-diriliş imgelerinin “hem şoke edici hem de derinden etkileyici” olduğunu söyledi. Eşi Susie Cave ile birlikte izlediklerinde “büyülendiklerini” belirtti. “Andrew’nun bu gerçeküstü kısa filmini izlerken, AI’a sanatsal bir araç olarak bakışım yumuşadı. Kısmen fikrim değişti. Andrew, ‘Bu da diğerleri gibi bir araç’ dedi.”
Cave, bu deneyimden boynu bükük değil, tam tersine, fikir değiştirebilmenin önemine dair taze bir farkındalıkla çıktı:
“Bence fikir değiştirebilmek, gücün en saf tanımıdır. Gerçek bizi nereye götürürse oraya gideriz; yeni kanıtlar ortaya çıktığında, rahatsız edici olsa bile görüşlerimizi esnetebilecek kadar esnek ve alçakgönüllü olmalıyız. Bu, zayıflık değil, aksine dayanıklılıktır.”
Müzik videosunu aşağıdan izleyebilirsiniz.
Yapay zeka, müzik üretiminde birçok biçimde kullanılıyor:
Prodüksiyon: Yapay zekâ destekli yazılımlar, ses mühendisliğinden mastering’e kadar pek çok teknik süreci hızlandırıyor.
Bestecilik: MuseNet, AIVA veya Jukedeck gibi araçlar, farklı tarzlarda sıfırdan besteler üretebiliyor.
Deepfake: Crowded House örneğinde olduğu gibi, sanatçıların sesini ve görüntüsünü taklit eden yapay içerikler hem etik hem de yasal sorunlar yaratıyor.
Bu durum, telif hakları ve rıza konularını gündemin merkezine taşıyor. AI ile üretilen bir eserin sahibi kim? Algoritmanın yaratıcısı mı, yoksa komutu veren kullanıcı mı? Peki ya yaşayan bir sanatçının sesi veya yüzü izinsiz kullanılırsa? Hukuk sistemleri bu sorulara henüz net yanıt veremiyor. Müzisyenler ise haklarını koruyacak güncel düzenlemeler talep ediyor.
Tüm bu tartışmalar, müzik endüstrisinin geleceğini şekillendiriyor. İnsan yaratıcılığının derinliği ve duygusal yoğunluğu korunabilir mi, yoksa makinelerle iş birliği yaparak bambaşka sanat formları mı doğacak? AI, doğru etik çerçevede kullanıldığında ilham verici bir ortak olabilir; ama Crowded House olayının da gösterdiği gibi, yanlış ellerde tehlikeli bir manipülasyon aracına dönüşebilir.
Geleceğin müziği, teknoloji ve sanatın birbirine temas ettiği bu hassas dengede şekillenecek. Sanatçılar, yapay zekânın sunduğu imkânları keşfederken, yaratıcılığın özünü koruyacak yollar bulmak zorunda.