HIGHLIGHTED
DOSYA
Snapchat dismorfisi, yapay yüzler ve filtre çağında kendilik krizi. Somerset House’ta açılan Virtual Beauty sergisi, yapay zeka çağında güzellik anlayışımızı sorguluyor.
Snapchat Dismorfisinden Siborg Estetiğine: Dijital Çağda Güzellik
...

Bir zamanlar Beşinci Element gibi bilimkurgu filmlerinde karşımıza çıkan silikon tenli avatarlar, yapay zeka destekli influencer’lar ve sanal makyaj maskeleri artık hayatımızın sıradan bir parçası. Dijital dünya, fiziksel bedenimizi etkileyen somut bir güç haline geldi. Kimliğimizi değiştirmek, geliştirmek ve filtrelemek için teknolojiden her geçen gün daha fazla yararlanıyoruz. Şimdi ise bu dönüşüm, güzellik ve kimliğin dijital alanda nasıl yeniden tanımlandığını sorgulayan çarpıcı bir sergiyle karşımızda: Virtual Beauty.
Londra’daki Somerset House’un 25. yılı kapsamında kapılarını açan Virtual Beauty, çevrimiçi dünyanın parıltılı estetiğini ekranlardan çıkarıp fiziksel alana taşıyor. Küratörlüğünü Bunny Kinney, Gonzalo Herrero Delicado ve Mathilde Friis’in üstlendiği sergi; heykel, fotoğraf, video ve etkileşimli yerleştirmelerle çalışan 20’den fazla uluslararası sanatçıyı bir araya getiriyor. Ines Alpha, ORLAN, Qualeasha Wood, Sin Wai Kin ve Lil Miquela gibi isimlerin eserleriyle güzellik algılarının yapay zeka, sosyal medya ve sanal kimlikler aracılığıyla nasıl şekillendiğini keşfe çıkarıyor.

Andrew Thomas Huang & James Merry, Bjork Virtual Avatars, 2017
Yapay zekanın güzellik anlayışı Minnie Atairu, Ben Cullen Williams ve Isamaya Ffrench’in AI üretimi portrelerinde inceleniyor. Harriet Davey, Frederik Heyman ve Andrew Thomas Huang ise dijital kendilik ifadelerini ve insan sınırlarının ötesine geçen avatar üretimlerini araştırıyor. Filip Ćustić’in LED ekranlarla donatılmış, ırksız ve cinsiyetsiz silikon beden yerleştirmesi, izleyiciyi dijital beden algısını fiziksel olarak yeniden kurgulamaya davet ediyor.
Küratör Bunny Kinney, bu projeyi şu sorularla derinleştiriyor: “Çevrimiçi benlik, düzenlenebilir, yeniden bağlama oturtulabilir hiper-kurgulanmış bir kimlik. Bu durum bizi daha bilinçli mi yapıyor, yoksa daha mı takıntılı? Kendimizi artık aynada değil, sonsuz bir dijital arşivde düzenlenmiş hâliyle mi görüyoruz?”

Qualeasha Wood. It’s All For U (If U Rlly Want It), 2024 (Fotoğraf - Pippy Houldsworth Gallery)
Virtual Beauty, güzellik standartlarını yalnızca eleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda onları kutlayan, yerinden eden ya da mizahi bir dille yeniden yorumlayan işlere de yer veriyor. ORLAN’ın estetik ameliyat performansı Omniprésence (1993), Batılı güzellik kalıplarına doğrudan bir eleştiri niteliği taşıyor. Frederik Heyman’ın Virtual Embalming adlı dijital tapınağı, Michèle Lamy ve Isabelle Huppert gibi kültürel ikonların 3D taramalarından oluşuyor.
Qualeasha Wood’un dijital dokuma işleri, queer siyah bir kadının sosyal medya çağındaki varoluşuna dair kişisel ve politik bir anlatı sunuyor. Selfieler, metin mesajları ve ekran pencereleriyle örülü kolajlar, dijital yaşamın kaotik doğasını nostaljik ve düşünsel bir forma dönüştürüyor. Sin Wai Kin ise Botticelli’nin Venüs’ün Doğuşu tablosuna gönderme yaparak, kimliğin ve güzelliğin klasik temsillerini drag sanatıyla dönüştürüyor.

Hyungkoo Lee, Altering Facial Features with WH5, 2010
Virtual Beauty aynı zamanda dijital çağın en çarpıcı sorularından birini da gündeme taşıyor: “Güzelliği kim tanımlar?” Filtreler, yapay yüzler ve kusursuzlaştırılmış avatarlar çağında, artık güzellik kendi kendimizin şekillendirdiği bir arzu nesnesi olmaktan çıkıp, algoritmaların ve beğeni ölçütlerinin belirlediği bir metaya dönüşüyor. Bu sergi, teknolojiyle örülü bir gelecekte güzelliğin, bedenin ve kimliğin nasıl evrileceğine dair güçlü bir düşünsel alan açıyor.
Sergide ayrıca konuşmalar, rehberli turlar ve rahat gezinti seanslarını içeren halka açık bir program da yer alıyor.
Virtual Beauty, 23 Temmuz – 28 Eylül 2025 tarihleri arasında Somerset House, Londra’da ziyarete açık.