HIGHLIGHTED
DOSYA
Artık koleksiyonculuğun kalbi ne sadece fuarlarda atıyor ne de müzayede salonlarında.
Büyükler Geriliyor, Gençler Geliyor: Sanat Pazarında Bir Kırılma
...

2025 UBS Küresel Sanat Pazarı Raporu, alışılagelmiş sanatsal gücün yeniden dağıldığını gösteriyor. Artık koleksiyonculuğun kalbi ne sadece fuarlarda atıyor ne de müzayede salonlarında. Yeni bir kuşak geliyor ve yanında algoritmaları, şeffaflığı, mobil ekranları ve sorgulayan bir bakışı da getiriyor.
İki yıldır önüme düşen, anlamaya çalıştığım UBS ve Art Basel’in yıllık raporları, yalnızca satış rakamları sunmakla kalmıyor; aynı zamanda sanatın kim tarafından, nasıl, neden ve nerede toplandığına dair kültürel bir okuma da sunuyor. 2024 ve 2025 raporları arasında bir karşılaştırma yaparak, yalnızca yüzdelik değişimleri değil; estetik tercihlerin, teknolojik araçların ve koleksiyoncu profilinin dönüş ümünü gözlemleyebiliyoruz.
Büyükler Geriliyor, Ritmi Gençler Belirliyor
2024 yılında küresel sanat piyasası durağan sayılabilecek bir büyüme çizgisi izlerken, 2025’te satış hacmi %12 oranında düşerek 57.5 milyar dolara gerilemiş. Ancak bu küçülme, işlem sayısındaki artışla dengelenmiş ve satış sayısı %3 artarak 40.5 milyona ulaşmış. Bu, az ama pahalı işlerin yerini daha çok ama daha ulaşılabilir eserlerin almaya başladığını gösteriyor. Yüksek fiyatlı müzayede eserlerinin satış oranı ise %45 gibi çarpıcı bir düşüş göstermiş.
10 milyon dolar üzeri satışlara dayanan pazarın daralması, yalnızca ekonomik bir refleks değil; aynı zamanda sembolik bir kırılma. Bu durumu sanatın artık sadece bir “yüksek değerli yatırım enstrümanı” değil; kimlik inşası, ifade biçimi ve katılımcı kültürün bir parçası hâline gelmesi olarak okuyabiliriz.

Art Basel Hong Kong 2025. © Art Basel
Küçük Galerilerde Büyük Büyüme
2025 raporunun en çarpıcı bulgularından bir diğeri de küçük galerilerin yaşadığı yükseliş. Yıllık cirosu 250.000 doların altında olan galeriler %17 oranında büyürken, 10 milyon dolar üzeri cirosu olanlarda %9’luk bir düşüş gözlenmiş. Bu değişimin ardında yalnızca pazar dinamikleri değil, genç koleksiyonerlerin alışveriş alışkanlıkları da yatıyor. Yeni nesil, doğrudan ilişki kurabileceği, şeffaf fiyat politikası sunan, sosyal medya üzerinden iletişim kurabilen aktörlerle bağ kurmayı tercih ediyor gibi görünüyor. Bu koleksiyonerler artık temsil edilen değil, ilişki kurdukları galerilerle, sanatçılarla çalışmak istiyor. Sosyal medya üzerinden doğrudan ulaşabildikleri, fiyatların şeffaf olduğu, eserin arkasındaki sürecin açıkça paylaşıldığı bir dünya talep ediyorlar. Hayatının büyük bölümünü ekran başında geçiren bu insanların, sanat eserlerinin fiziksel mülkiyeti yerine sanal sahipliğini tercih edebiliyor.

Art Basel Hong Kong, 2025 (Kaynak - mch-group.com)
Genç Kuşak Sahneye Çıkıyor
Sanat alıcılarına baktığımızda 2024’te genç koleksiyonerler (Y ve Z kuşakları) tüm sanat alıcılarının %32’sini oluştururken bu oran 2025’te %39’a yükselmiş. Bu kitlenin %73’ü eserlerini tamamen çevrimiçi platformlar üzerinden satın aldığı tespit edilmiş.
Yeni nesil için sanatçıyla kurulan bağ, eserin arkasındaki hikâye ve dijital erişilebilirlik, fiyatın kendisinden daha önemli hâle gelmiş gibi görünüyor. Instagram sayfası olmayan bir sanatçının varlığı bile bu yeni kuşak koleksiyonerler için muğlak olabiliyor. Galerilerin fiziksel mekândan dijitale, temsil gücünden içerik üreticiliğine doğru evrildiği bir döneme girmemizin başlıca sebeplerinden biri, genç koleksiyonerlerin ve sanat izleyicilerinin sosyal medya ve dijital platformlarla olan ilişkisi gibi görünüyor.

Hauser & Wirth sold Louise Bourgeois' Cove, (Fotoğraf - Art Basel)
Dijital Sanat: Geri Dönüş mü, Evrim mi?
2024 raporuna baktığımızda NFT satışları bir önceki yıla kıyasla büyük oranda düşmüş, dijital sanat koleksiyonları %15’ten %3’e kadar gerilemiş olduğunu görüyoruz. Bu durum, birçoklarına göre dijital sanatın sonunun geldiği anlamına geliyordu. Ancak 2025 raporu bu yorumun erken olduğunu gösterdi. NFT ve dijital sanat satışları %28’lik bir toparlanma göstermiş. Bu canlanmanın arkasında ise özellikle genç koleksiyonerlerin dijital doğallığı, sanat kurumlarının bu mecraya yeniden ilgi göstermesi ve yapay zekâ destekli üretimlerin artışı var. Artık sanatçılar yalnızca fırça değil, veri, algoritma ve ağ altyapısıyla da üretim yapıyor.
Yapay zekânın gelişimi ve yaygınlaşmasıyla birlikte medya sanatının sınırları genişliyor. Medya sanatı bu bağlamda sadece yeni bir estetik değil, aynı zamanda yeni bir ontoloji sunuyor: sanat eserinin canlı bir veri organizmasına dönüşmesi. Yapay zekâ destekli işler, jeneratif sistemler, çevrimiçi erişilebilen yerleştirmeler… Sanat, nesne olmaktan çok süreç, koleksiyonculuk ise sahip olmaktan çok dahil olmaya evriliyor.

Frank Wang Yefeng, Desert Garden, 2025 (Rendering) Art Basel Hong Kong's Encounters sector by Vanguard Gallery.
Kültürel Ekonomi Yeniden Kuruluyor
Raporun bize gösterdiği şey yalnızca pazarın daralması değil; anlam çerçevesinin de yeniden çizilmekte olduğu. Kimlerin görünür olduğu, hangi temsillerin alınıp satıldığı, neyin “değer” olarak kodlandığı değişiyor. Büyük koleksiyonerlerin yerini genç, daha az varlıklı ama daha dikkatli izleyiciler alıyor. Sanat fuarlarının yerini çevrimiçi platformlar, müzayedelerin yerini direkt mesajlar, ekspertizlerin yerini etkileşim alıyor. Bu dönüşüm yalnızca ekonomik değil, epistemolojik bir kırılma. Sanatın üretim, sergileme ve toplama biçimleri kökten değişiyor. Medya sanatının kırılgan doğası —yazılım güncellemeleri, donanım çöküşleri, platformların kapanması— bu yeni dönemin aynı zamanda bellekle, arşivle ve süreklilikle olan ilişkisinin de yeniden kurulmasını gerektiriyor. 2025 UBS raporu, bize sanat pazarının yalnızca ekonomik değil, kültürel ve teknolojik olarak da evrildiğini gösteriyor. Sessiz bir devrim yaşanıyor ve bu devrimin başrolünde yatırım bankaları değil, algoritmalar; geleneksel koleksiyoncular değil, dijital yerliler; “benzersiz eserler” değil, çoğaltılabilir deneyimler var. Sanat eseri artık sadece bir nesne değil. O, giderek daha fazla, bu çağın en karmaşık verisi: hem estetik hem politik, hem teknolojik hem toplumsal.