HIGHLIGHTED
YORUM
Borusan Contemporary’nin 18 Ağustos’a kadar devam eden sergileri "Dijital Mitolojiler" ve "Mat Collishaw: Aritmi" üzerine.
Dijital Mitolojiler ve Aritmi Sergileri Üzerine Bir Deneme
İrem Nur Taşkın & Eylül Civelek

Güncel sanatın önemli isimlerinden Mat Collishaw’u, Alice Sharp küratörlüğündeki geçici sergi programı kapsamında ağırlayan Borusan Contemporary’nin koleksiyon seçkisi ise "Dijital Mitolojiler" başlığı altında izleyiciyle buluştu.

Dijital Mitolojiler ve Aritmi, Genel Görünüm, Borusan Contemporary, 2024
(Fotoğraf: İrem Nur Taşkın & Eylül Civelek)
Dijital Mitolojilere Doğru
Borusan Contemporary’nin koleksiyon seçkisi ile Rumeli Hisarı'nın tarihi yapılarından Perili Köşk’ün katlarına konuşlanmış 61 eserden oluşan Dijital Mitolojiler sergisi, yeni medya sanatının farklı üretim olanaklarıyla şekillenen deneysel yaklaşımlarını ön plana çıkarıyor. Güncel yaşamın bir parçası olan “dijital tecrübeler”, 2000’li yıllardan itibaren yaratıcı sanatçılar için daha önce mümkün olmamış pek çok araştırmanın kapılarını aralıyor. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu da bu tür araştırmalar üzerine yönelen karakteriyle dijital imge üretiminin altını çizdiği “yeni görselliğin” izini sürüyor. Sergi, bu görselliğin gündeme getirdiği imgeleri karşılaştırmalara dayanan bir yaklaşımla mercek altına alıyor. Yeni medya sanatı örneği olan neon heykeller, video yerleştirmeleri ve manipüle edilmiş fotoğraflar, geleneksel üretim teknikleriyle şekillenmiş kolaj, tuval, kâğıt çalışmalarıyla bir araya geldiklerinde “hareketli imaj” ile “duran imaj” arasındaki farklılıkları eşzamanlı olarak ortaya çıkarıyor.
"İnsan ve teknoloji ilişkisini inceleyen sergi, tıpkı iyi ve kötü gibi birlikte değerlendirebileceğimiz “hareketli imaj” ve “duran imaj” arasındaki diyalektiği sunuyor."
Söylenilen ya da duyulan söz anlamına gelen ve kutsal varlıklara atfedilen söylencelerden oluşan “mitoloji”, demokratikleştirilerek günlük hayattan anlatılara doğru evrilir. Bu bağlamda insan ve teknoloji ilişkisini inceleyen sergi, tıpkı iyi ve kötü gibi birlikte değerlendirebileceğimiz “hareketli imaj” ve “duran imaj” arasındaki diyalektiği sunar. Bunu en yoğun hissettiğimiz iki eser, Chris Doyle “Kayıp Nesil” ve Michael Renna’nın “Yaprak Koridoru” diyebiliriz. Bu iki sanatçı, eserleri aracılığıyla “hareketli imaj” ve “duran imaj” arasındaki farklılıklara işaret eder.

Chris Doyle, Kayıp Nesil, 2011 (Ses Tasarım: Joe Arcidiacono)
(Fotoğraf: Borusan Contemporary)
Sergi kapsamında sanatçıların kendilerine ait mitolojiler kurguladıkları, modern zamanın mitleri içerisinde kendilerini var ettiklerini görüyoruz. Sergi isminin ilham kaynağı olan John Gerard’ın “Türünün Son Örneği (Martha)” isimli video heykelini de kurgulanan mitolojiler bağlamında okumak mümkün. 1914’de yaşamını yitirmiş olan Martha, sanatçının zihninde daha sonrasında ise eserinde tekrardan yaşam buluyor. Böylelikle izleyiciye kurgusal bir gerçeklik algısı sunuyorlar. Yaratılan bu yeni dünyada adeta geçmişin fotoğrafını çeken Gerard, kendi gerçekliğinde türünün son örneği olan göçmen bir güvercini ölümsüzleştiriyor. Sanal bir sahnelemenin ürünü olan Martha’nın gözleri ansızın izleyiciyle buluşuyor. Göçmen güvercin, çerçeve içerisinde durağan bir imge olarak karşımıza çıksa bile “Türünün Son Örneği (Martha)”, izleyiciyle derin bir bağ kurmayı başarıyor.

John Gerrard, Türünün Son Örneği (Martha), 2020 (Fotoğraf: Borusan Contemporary)
Gün ışığının çepeçevre sardığı bu eski binanın içerisinde, yapay ışığı eserlerinde bir araç olarak kullanan pek çok sanatçı görüyoruz. François Morellet’nin duvar rölyefleri, Chul Hyun Ahn’ın geometrik formları ve Shilpa Gupta’nın led ışıkla kavuşan sözcükleri gibi; Latince kökenli tüm dillerde çıkış, yol bulma, ilerleme anlamına gelen Exodo sözcüğünü dipsiz bir kuyuya dönüştüren Iván Navarro, eserin zemininde yer alan aynayla birlikte durağan ışığa sonsuz bir boyut katıyor. Öte yandan yaşamdan kaçarken kendine yakalanan bir bireyin gerçeklikle yüzleşmesini sağlıyor.


Iván Navarro Exodo, 2008 (Fotoğraf: İrem Nur Taşkın & Eylül Civelek)
Işık dışında bir başka kutsalımız olan doğayı dijital ve döngüsel olarak karşımıza çıkaran Jennifer Steinkamp, video projeksiyonunda izleyiciyi ritmik bir hipnoza sokuyor. Dijital bir doğa oluşturan Steinkamp, kendi gerçekliğini yaratıp bu düşü sonsuz bir döngünün içerisinde yeniden var ediyor. Böylelikle izleyici döngünün içinde hipnoz olurken, sanatçın kurguladığı bu gerçekliğe kendini kaptırıyor.
Yeni medya sanatı odağında ziyaretçilerine çeşitli görsel deneyimler sunan Borusan Contemporary, bir müzeden beklenmeyecek kadar hareketli ve değişken bir mekân kurguluyor. Bunun yanı sıra sanat eserleri ve mekân arasında kurulacak yeni bir diyalog zemini yaratmayı amaçlıyor. Borusan Contemporary’nin bu hamlesi, müzelerin ve sanat galerilerinin beyaz küpten ziyade daha farkl mekânlara yönelmesi gerektiğinin altını çiziyor. Tüm bunların dışında Perili Köşk’ü ziyaret ettiğimizde karşılaştığımız güvenlik unsurlarına da değinmekte fayda var. Bir panoptikonun içinde gibi hissettiren güvenlik ögeleri, izleyiciyi eserleri izleyenden çok izlenilen konumuna getiriyor. Güvenlik önemlerinin gerekliliğinin altını çizmekle birlikte bu unsurlar, odalardan oluşan bir ev/bina içerisinde ziyaretçilerin eserlerle bağ kurmasını bir hayli zorlaşıyor.


Borusan Contemporary, Perili Köşk, 2024 (Fotoğraflar: İrem Nur Taşkın & Eylül Civelek)
"Chris Doyle’un sergide ye alan video eserleri, içinde yaşadığımız modern dünyayı sorgulama isteği uyandırıyor."
“Dijital Mitolojiler” sergisinde yer alan eserlerin, birbirleriyle olan diyaloğuna ve uyumuna göre konumlandırıldığını söyleyebiliriz. Asansörlerin açıldığı alanlarda sergilenen tek kanallı video çalışmalarının üst üste gelerek oluşturdukları akan imge zinciri ile hareketli imajlar katlara dağıtılarak bir denge yaratılmış. Bu alanlar, sergide eserlerle bağ kurmaya çalışan ziyaretçilere olanak sağlayan noktalar arasında. Bu tek kanallı video çalışmalarından Chris Doyle’un “Kayıp Nesil” adlı eseri, değişen ve dönüşen bir toplumda artık herkesin kendi kabuğunda yaşadığı bir dünya tasviri olarak karşımıza çıkıyor. Doyle'un dünyasında toplum olmaktan ziyade yaşamımıza tek başına bireyler olarak devam ediyoruz. Doyle, kendi yarattığı yaşam alanı içerisinde oluşan kısır döngüyü izleyicilere sunuyor. Her şeyin sonunu ve sonun başlangıcını gösterdiği eseri, içinde yaşadığımız modern dünyayı sorgulama isteği uyandırıyor.
Ekolojik Dengeye Dair: "Aritmi"

Mat Collishaw, Pandora, 2023 (Fotoğraf: Borusan Contemporary)

Mat Collishaw, Zoetrop (Çınlayan Sirenler), 2023 (Fotoğraf: Borusan Contemporary)
Dünyayı sorgulama isteği uyandıran bir diğer sanatçı “Aritmi” isimli sergisi ile Mat Collishaw oluyor. 90’lı yıllardan bu yana istikrarlı bir şekilde sürdürdüğü sanat pratiğiyle güncel sanatın öncülerinden diyebileceğimiz Britanyalı sanatçı Mat Collishaw, Borusan Contemporary’de iki kata yayılmış sergisiyle izleyiciyi karşılıyor. Collishaw, sanat ve bilim arasındaki bağı göz önünde bulundurarak bu iki dünyayı yapay zeka aracılığıyla birleştiriyor. Albrecht Dürer ve Ernst Haeckel’ın çalışmalarından yola çıkan Collishaw, Dürer’in Rönesans felsefesi ve metodolojileri aynı zamanda Haeckel’ın on dokuzuncu yüzyıl fikirleriyle içinde yaşadığımız dünyanın ritmik bozukluğunu yeni teknolojiler üzerinden irdeliyor.
Boğaz kıyısında konumlanmasıyla paralel bir şekilde oluşturduğu göz alıcı zoetrop hareket, tedirgin edici bir denizi tasvir ediyor. “Çınlayan Sirenler” adlı bu eserinde gitgide çoğalan denizanaları üzerinden doğanın kendini hapsedip bir çıkmaza girişini anlatıyor. Yine benzer bir yaklaşımla “Sonuna Dek” isimli video eserinde, fonda Samuel Barber'ın büyüleyici müziği “Yaylı Çalgılar için Adagio” ile doğanın ritmik tahribatını ele alıyor. Sanatçı, izleyiciyi görsel ve işitsel olarak videonun içine çekerek bir yok oluş senaryosu yaratıyor. Videoda bilinçli olarak kullanılan açılarla izleyiciyi filmin başrol oyuncusuna dönüştürüyor.

Mat Collishaw, Sonuna Dek (Fotoğraf: Borusan Contemporary)
Collishaw, doğa problemlerine karşı olan kayıtsızlığımızı ve parçası olduğumuz ekolojik dengenin bozulmasını işaret ederken nihai bir çözüm sunmaktan kaçınıyor. Bunun yerine, insanlığın bu karmaşık sorunlar karşısında nasıl yönlendirileceğine dair belirsizliğin altını çiziyor. Mat Collishaw’ın “Aritmi” sergisi, doğayla olan kesintisiz ve problemli ilişkimize dair sorgulamalarla, bizi yeni görme biçimleri aramaya davet ediyor.
Borusan Contemporary bünyesinde gerçekleşen bu iki sergiyi, Perili Köşk’te 18 Ağustos 2024 tarihine kadar haftasonları 10.00 - 19.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.