HIGHLIGHTED
RÖPORTAJ
Sanat gelecekte, insan bedenini ve algılarını materyal olarak kullanarak, farklı gerçeklikler yaratmak üzerine olacak.
Gerçekliğin Sınırlarını Bulanıklaştırmak: Candaş Şişman
Furkan Öztekin

Günümüzün gelişen teknolojileri, sanat dünyasında yeni tartışmaları beraberinde getirmeye devam ediyor. Metni görsele çeviren yapay zeka destekli programlar DALL-E-2 ve Midjourney’nin dışında son olarak OpenAI, ses, görüntü ve metin üzerinde gerçek zamanlı olarak akıl yürütebilen GPT-4o’yu kullanıma açtı.
Üretimlerinde teknolojinin imkanlarından yararlanan bir sanatçı olarak sence yapay zeka araçları günümüz sanat üretimini nasıl etkiliyor? Yapay zekanın sanat endüstrisine olan etkisine ve geleceğe dair neler söylemek istersin? Bu bağlamda kendini ve üretimini nerede konumlandırıyorsun?
Bence en önemli noktalardan biri, yapay zekanın düşünme biçimimizi fiziksel sınırlamalardan kurtararak daha özgün yapılar kurmamıza yardımcı olması. Bu da insanüstü bir kavrayışa sahip olmamızı ve üretimlerimizi bu perspektiften tasarlayabilmemizi sağlıyor. Jeneratif yapay zeka kullanarak ürettiğim denemelerde, fiziksel gerçeklikteki sınırları aşan ve insan zihninin ötesine geçen görsel temsiller oluşturuyorum. Bu temsilleri ileride büyük ölçekli enstalasyonlara dönüştürerek deneyimler sunmayı hayal ediyorum. Tabii ki bu süreçte birçok veriye ulaşabiliyor olmamız, aslında bilişsel olarak da bize yeni bir perspektif sağlıyor. Bu durum, özellikle kavramsal altyapı ve çıktı anlamında bize yeni olanaklar sağlıyor.
Ayrıca, yapay zekanın sunduğu imkanlarla düşünce süreçlerimizi hızlandırabiliyor ve yeni yaratıcı yollar keşfedebiliyoruz. Yapay zeka, sadece hız kazandırmakla kalmıyor, aynı zamanda düşünsel sınırlarımızı da genişletiyor. Örneğin, bir projede farklı varyasyonları deneyimleyebilmek, yaratıcı sürecin çok daha kapsamlı ve zengin olmasını sağlayabiliyor. Bu sayede belki on günde ulaşacağımız noktaya beş saatte ulaşabiliyoruz. Bu da düşünsel jimnastiği hızlandırarak daha derinlemesine deneme yanılma yapabilmemizi ve daha sağlıklı sonuçlara ulaşabilmemizi sağlıyor.
"Yapay zekayı sadece düşünsel süreçlerimi çeşitlendirmek için değil, aynı zamanda olası spekülatif fiziksel üretimlerimin simülasyonlarında da kullanıyorum."


Candaş Şişman, Patterns of Possibilities v2, 2022
Yapay zekanın üretim açısından sunacağı olanaklar sayesinde, estetik ve teknik çözümlemelerden ziyade kavramsal yaklaşımlar daha fazla değer kazanacak. Çünkü yapay zeka, genel üretim kalitesini teknik ve estetik anlamda artırarak, bu imkanı geniş kitlelerin çok rahat kullanabilmesini sağlayacak ve yüksek estetik-teknik kalite, standart haline gelecek. Böylece üretimlerin estetik veya teknik kalitesinden ziyade, sanatçıların neyi, neden, nasıl ve hangi bağlamda yaptıkları daha önemli ve değerli olacak. Bu durum, sanatçıların tekniği veya estetiği merkeze alan projelerden çok daha sofistike ve derinlemesine projeler üretmesini tetikleyecek.
Sanatçı ve tasarımcılar, biçim ve form arayışları yerine daha kişiselleştirilmiş deneyimlere ve sistem tasarımlarına yönelecek. Özellikle biyoteknoloji ve yapay zekanın birbirine entegrasyonu ile sanatçılar, izleyicilerin biyoverilerini baz alarak sürekli evrim geçiren sistem tasarımları oluşturabilecek. Bu yaklaşım hem fiziksel hem dijital hem de hibrit ortamlar için geçerli olacak. Ayrıca, herhangi bir arayüz kullanmadan kendi biyolojik verilerini gerçek zamanlı olarak çeşitli ortamlara ve deneyimlere dönüştürebilecekler. İzleyicilerin algılarını beyin-bilgisayar arayüzleri (BCI) ve nöroteknolojilerin gelişmesiyle doğrudan etkileyebildikleri noktada, sanatçı ve tasarımcılar tamamen nörolojik gerçeklik simülasyonları oluşturabilecekler. Bu, sadece görsel ve işitsel değil, aynı zamanda duyusal ve bilişsel düzeyde de etkileşimli ve derinlemesine deneyimler yaratma imkanı sunacak. Sanatçılar, izleyicilerin zihinlerine doğrudan erişim sağlayarak, onların duygu durumlarını, düşüncelerini ve hatta bilinçaltı süreçlerini etkileyebilecek projeler üretebilecekler. Bu tür simülasyonlar, gerçekliğin tanımını ve sınırlarını bulanıklaştırarak, insanların algı sınırlarını genişletecek ve birçok farklı gerçeklik katmanının aynı anda var olabilmesini sağlayacak.

Candaş Şişman, Patterns of Possibilities v2, 2022
Yapay zekayı sadece düşünsel süreçlerimi çeşitlendirmek için değil, aynı zamanda olası spekülatif fiziksel üretimlerimin simülasyonlarında da kullanıyorum. Yapay zeka ile tasarlanan şeylerin fiziksel gerçekliğe dönüşmesi meselesi oldukça ilgimi çekiyor. Yapay zeka ile birlikte çalışarak, olabildiğince insani düşünüş biçiminden ve çerçevesinden kurtulmaya çalışarak daha özgür bir kavrayış elde etmeye çalışıyorum. Bu sadece yeni teknikler ve estetikler keşfetmekle kalmıyor, aynı zamanda insan algısını ve deneyimini yeniden tanımlama olasılığı veriyor. Yapay zeka ile olan deneylerimin, düşünsel süreçlerimi hızlandırması ve farklı varyasyonlar sunması sayesinde daha kapsamlı sonuçlara ulaşmamı sağlıyor.
Özellikle generatif sistemler kurma ve bu sistemler aracılığıyla yeni olasılıklar türetme üzerine odaklanıyorum. Yapay zekanın, benim müdahalemden bağımsız olarak çalışabilmesi ve öngörülemeyen sonuçlar üretebilmesi, sanatsal sürecimde kendimi daha özgür hissetmemi sağlıyor. Ayrıca, bu yaklaşımı insan-merkeziyetçi bakış açısından uzaklaşmak için bir araç olarak kullanıyorum. Yapay zekanın, insani düşünce pratiklerinden ve bedenimden kurtulabileceğim bir araç olması, bana daha geniş bir perspektiften gerçekliği algılama ve bu durumu baz alarak tasarım yapabilme kabiliyeti sağlıyor.
Genel olarak, kendimi ve üretimlerimi, teknolojinin sunduğu olanakları kullanarak insan algısını ve gerçeklik kavrayışını sorgulayan bir noktada konumlandırıyorum. Çalışmalarımda, dijital ve mekanik teknolojileri kullanarak zaman, mekân ve hareket algılarımızı manipüle etmeye çalışıyorum. Bu süreçte, yapay zeka ve biyoteknoloji gibi yeni teknolojileri entegre ederek, izleyicilere çoklu duyusal deneyimler sunmayı hedefliyorum. Amacım, izleyicilerin algılarını genişleterek, farklı gerçeklikler ve olasılıklar türetmek.