top of page

HIGHLIGHTED

DOSYA

"Görsel ve İşitselin Kesişiminde" yazı dizisinin üçüncü bölümünde İrlanda doğumlu elektronik müzik sanatçısı ve bestecisi Aphex Twin var.

Multimedya Pratiklerin Müzikal Kahramanları #3 Görsel ve İşitselin Kesişiminde Aphex Twin

Koray Soylu

1. “The bloody music of The Jesus and the Mary Chain”


Aphex Twin, doğum adıyla Richard D. James, modern müziğin kutup yıldızlarından biri. 1980’li yılların sonuna doğru erozyona uğrayan Synth Britannia, yerini alan “diyeti ekstazi” madchester, ardından da rave kültüründe cisimleşen Birleşik Krallık merkezli tekno müziği izleğinin tuhaf, beklenmedik bir süprizi Aphex. Her ne kadar Twin’in ilham kaynakları bu janrlarla sınırlı değilse de, onun var olduğu ve serpildiği dönemin, yani 80’li yılların iyi bir özetini sunuyor bu janr izleği.1971 yılında doğan birisi için 80’li yılların kariyer başlangıcı olduğunu düşünmek güç. Ancak henüz 10’lu yaşlarının başında müzik yapmaya başlayan; satın aldığı ucuz bir synthesizer’ı söküp zevkine göre özelleştirerek yeniden kuran ve acayip seslere her zaman ilgi duymuş Aphex için normali konuşmak mümkün değil. 

Onu nevi şahsına münhasır kılan ve 1985 yılında, daha 14 yaşındayken kaydetmeye başladığı ve 7 yıla yayılacak bir süreyi kapsayan bir zaman diliminde yalnızca elektronik müziğin değil, 20. yüzyılın en dahiyane işlerinden birini yaratmasını sağlayan da bu: Aphex Twin’in dizginlenemez, öngörülemez, tedirgin edici vizyonu ve avangartlığı. 


Aphex Twin, Grafik Tasarım: Weirdcore


Limerick, İrlanda’da dünyaya gelen ve Birleşik Krallık’ın Güneydoğusu bölgesi Cornwall’da, kent yaşamından uzakta büyüyen Twin’in ilk yılları inzivaiydi. Çocukluk evinde kız kardeşinin kasetlerinden çalan o “berbat The Jesus and the Mary Chain müziği” bir odada, Aphex’in DNA’sını şifrelediği, Simon Reynold’un deyimiyle 21.yüzyılın klasik müziği ise bir diğer odadaydı. Perküsyonla, buluntu ve analog seslerle, kaset loop’larıyla, bilgisayar teknolojisi ve dahasıyla ruhu üflenen bu müzik; elektroniğin, mekaniğin ve fütüristiğin kesişiminde var olmaya başladı. 


Twin’in teknonun Birleşik Krallık’ın yeraltına yayılışıyla kesişen yükselişi, onu geç ergenliğinin hemen başında DJ setlerinin başına geçirdi. Yıllardır odasında biriktirdiği ve sayıları o sırada dahi binleri bulan kayıtları, teknonun çeşitli kırılımlarına sızdı. Aphex Twin’in janrın tutucuları için fazla açılımcı bulunan müzikal yaklaşımı, teknonun yalnızca dans pistinin değil, münzevi anların da eşlikçisi olabileceğini gösterdi. 


Düşük nabızlı beat’lerin ve melodik bass’ların minimal elektronik ses manzaralarına yayıldığı ambient techno müziği Aphex Twin sahne adını iyiden iyiye parlatırken, Richard D. James git gide muğlaklaşan bir personaya kavuştu. Kendine “otistiğim biraz” diyen, fotoğrafının çekilmesinden ve röportaj vermekten hazzetmeyen Aphex; Caustic Window, Dice Man ve Polygon Window gibi yeni anonim kimliklere bu zamanlar büründü. Yüzü gölgelere karışan ve varlığı esrarengizleşen Aphex Twin, sembollerin ve tekinsiz gülümsemelerin arasında, müziğinden ayrı düşünülemeyecek ve koca bir garabet gösterisi olan görsel bir mirasa yelken açtı.


2. Adım lazım değil, logosu kâfi


Aphex Twin; muammalı, sırlar ve şehir efsaneleriyle dolu şahsiyetini kristalize eden bir logoya sahip. Bu yönüyle, alametifarikası bir görsel tanımlayıcısı var. ‘A’ harfine yakınsayan, ancak ne tam olarak A’yı ne de benzediği iddia edilen binbir türlü diğer şeyi simgeleyen bu amorf şekil, Aphex’in görsel ile işitseli kesiştirdiği gizemli bir imza. 1992 yılında Paul Nicholson tarafından tasarlanan ve ilk defa Xylem Tube (1992) kısaçalarında arzıendam eden Aphex logosu, sırasıyla Selected Ambient Works 85-92 (1992), On (1993) ve Selected Ambient Works Volume II (1994) albümlerinde göründü.


Logo, Aphex’in sıra dışı yaratıcılığının; janr ya da sahnelere ait olmayan müziğinin flu bir sembolü olarak yorumlanabilir. Bir taraftan şifreli ve huzursuz edici derecede şekilsiz, diğer taraftan ise yumuşak köşeleri ve minimal kompozisyonuyla davetkâr. Bu tarifi, Aphex Twin’in müzik kataloğunun tümü için de yapmak mümkün. Aphex logosunu herhangi bir logodan fazlası yapan, onu Richard D. James’in antagonistik ve örtülü kişiliğinin bir yansıması kılan da bu: James’in benliğini damıttığı müziğine tam ortadan isabet eden, soyut bir görsel karşılık olması. 

Öte taraftan, yaratıcısının sesini denklemden çıkaran bir müziğin kahramanı olan Aphex, logosunun temsiliyetinde yüzsüz birine dönüşmek üzereyken kendini ifrit bir gülümseme, ürpertici bir kâbusun heyulası olarak yeniden görselleştirecekti.


Aphex Twin, Tasarım ve Logo: Paul Nicholson


3.Bir yüzü var, yüzü yok


Notlarımın arasında “Aphex Twin enigmasının görsel evreninin huzursuz edici gülünçlüğü” yer alıyor. Bu not, Twin’in logosunun garip bir biçimde hiptonik ve sükûnet sağlayan aurasıyla ilgili değil. Aksine, nasıl Aphex logosu onun müzikalitesinin ambient uzamlarını çağrıştırıyorsa, bu notun muhattabı da müzisyenin delişmen ses deneyselliklerine görsel bir ifade alanı açıyor. Bahsettiğim, Aphex Twin’in Adobe Photoshop’la çarpıtılmış, tüyler ürpertici, The Shining’in Jack Nicholson’ına nazire yapan psikopat yüzü. Richard D. James’in, benim için, görsel-işitsel evreninde ikinci bir kulvar anlamına gelen açılımı.


İlk defa …I Care Because You Do (1995) LP’sinin kapağında gülümseyen yüz, John Clayton’ın yardımlarıyla hayata geçen bir Aphex Twin tasarımı. Bununla beraber, anonimliği ve müziğinin insansız soyutluğunu tercih eden, kelimelere ve anlatmaya pek de inanmayan Twin’in spot ışıklarını açmaya ve deklanşöre basmaya meyilli müzik endüstrisine Aphex’çe, oyuncu bir cevabı. İleride “o Aphex Twin görüntüsü” tabiriyle yaygınlaşacak bir dijital hilkat garibesi. Richard D. James gibiliğiyle, Twin’in manipüle ederek ya da sembolleştirerek kimlik kazandırdığı görselliğinin kurucu bir bileşeni.


Aphex Twin (Fotoğraf: Andy Wilsher)


…I Care Because You Do’nun yayınlanışını takip eden aylarda Donkey Rhubarb klibinde oyuncak ayıların içine kaçan, sırıtmaya Richard D. James Album’un (1996) kapağında devam eden bu yüz, Aphex Twin’in ileride genişçe kucaklayacağı teknoloji destekli, çok medyalı girişimlerinin ve gösterilerinin de güç aldığı çıkış noktalarından oldu. Chris Cunningham yönetmenliğinde, Twin’in ele avuca sığmaz ses salvolarıyla dolu şarkıları Come to Daddy (1997) ve Windowlicker’a (1999) çekilen kliplerle video medyasında var olmaya devam eden o Aphex Twin görüntüsü, Aphex’in huzursuz ettiği kadar ufuk da açan gülünçlüğünü düğümledi. Bu dünya dışı, neredeyse tehditkâr sima, gelecekte yüz haritalandırma teknolojisiyle Aphex hayranlarının yüzlerine taşınacak, Facebook kullanıcıların birkaç dokunuşla ulaşabileceği bir Facebook filtresine de dönüşecekti. 


4. 21. Yüzyıl, Aphex Twin ve Weirdcore


21. yüzyılın başlangıcı Aphex Twin için yeni bir milattan çok bir Cornwall inzivasına geri dönüştü. İntrospektif ses manzalarına işlenen arpej piyano motifleriyle zıpır ve kompleks dijital bir müzikalite arasında dalgalanan Druqs (2001), Richard D. James’in yıllarca sürecek Aphex Twin orucunun başlangıcı oldu. Aphex Twin paralelinde, 90’lı yılların başından itibaren çeşitli sahne adlarıyla üretimler gerçekleştiren James, 2000’li yıllarda yer üstüne bazen AFX, bazen de The Tuss olarak çıktı.


21. yüzyıl ve ötesi bir yandan da Aphex Twin müziğinin görsel mirasıyla kesişiminin yeni ve görkemli sunumlara, icatlara, üretimlere el verdiği bir başlangıcı müjdeledi. Cornwall’daki çocukluk odasında, ucuz bir synthesizer’ı parçalayıp “Aphex’leştirdiğinden” bu yana esasında bir teknoloji tutkunu olan, ismini de bir ses teknolojisi markasından alan Aphex; teknolojinin, multimedyanın ve tahrik edici Aphex Twin deneyselliğinin bir araya geldiği çok yüzlü bir görsel-işitsel varlığa kavuştu.


Aphex Twin, BLACKBOX LIFE RECORDER 21F / IN A ROOM7 F760 (Tasarım: Weirdcore)


Öte taraftan, Twin’in bu açılımını 2009’ta tanıştığı ve ilk işbirliğini yine aynı yıl Bloc Festival’de gereçekleştirdiği Weirdcore’suz düşünmek imkânsız. Zira D. James’in yakın geçmişte tümden Aphex Twin deneyimine entegre ettiği ve üçüncü boyutta, görsel uyarıcıların bombardımanında gerçekleşen ve canlı müziğe doğaçlama bir eşlikçi olan çok ekranlı görsel şöleni bir Weirdcore tasarımı. 


Baştan sona uçarı bir yaratıcılığın haşarı bir enerjiyle bir araya geldiği bu canlı şovlar, medyaları farklı iki dahinin sarsıcı sanatçılıklarının amansız bir ortaklığı. Aphex’in logosundan, manipülasyonlu yüzünden, o yüzle bir spektrogramı işgal etmesinden beri aralarında mekik dokuduğu görsel ile işitsel alanların tek vücutlaşması. Diğer yandan, Weirdcore ile Aphex’in işbirliğinin yalnızca konser sahnelerine değil, aynı zamanda bir kaleydoskop yolculuğu olan video kliplerine, artırılmış gerçeklik uygulamalarına ve dahasına genişlemesi de; kesişen disiplinlerin, pratiklerin ve vizyonların verebileceği verimin özgün yansımaları. 


Aphex Twin muamması artık bir fenomen. 53 yaşına doğru yol alan Richard D. James, 40 yıllık bir yaratıcı kataloğun içine yalnızca müziklerinin girmediğin de farkında. Aphex’i birçoklarınca “MDMA Mozart’ı kılan ufuk açıcılığı ve kategori dışılığı, müziğinin üzerine inşa ettiği boyutlar ve medyalar arası deneyimlerle günümüzde de varlığını koruyor. Aphex’in sanatçılığının görsel-işitsel yolculuğu ve güncel ahvali, bu yazı serisinin önceki konuklarından Kraftwerk’ün entelektüel ilkeselliğinden ya da Laurie Anderson’ın kelimeler ve hikayelerle var ettiği oyuncu geveziliğinden hayli uzakta. Onunkisi; sırlarla örülü, provokatif ve neredeyse içgüdüsel bir yaramazlığın sonucu olarak ortaya çıkan, hâlâ da bu sac ayaklarından güç alarak giriftleşen bir gelişim hikâyesi.


Aphex Twin, Selected Ambient Works 85-92’dan bir şarkısı aracılığıyla We Are the Music Makers diyordu. 2024’te, bu albümün yayınlanışından neredeyse 32 yıl sonra geldiği yerden ise We Are Also the Image Makers diye bağırıyor. 



Bize Ulaşın

bottom of page