top of page

HIGHLIGHTED

DOSYA

Toledo Sanat Müzesi’nde devam eden “Infinite Images” sergisi, sanatçıların kurallar ve sistemlerle yaratıcılığı nasıl yeniden tanımladığını odağına alıyor.

Rastlantının Geometrisi, Algoritmaların Estetiği

...

Sanatçılar yüzyıllardır talimatlara ve kurallara dayalı sistemleri üretim süreçlerinde kullanıyor: 13. yüzyıl İslam geometrik çinilerinden 20. yüzyıl avangard hareketlerine kadar. Infinite Images: The Art of Algorithms, kimi güncel sanatçıların matematiksel ilkeleri, rastlantıyı ve otomasyonu kullanarak nasıl jeneratif sistemler tasarladıklarını ve onlarla çalıştıklarını gösteriyor.


Jeneratif sanatta sanatçı, bir yapıtı üretmek için bir sistem kuruyor: bu bazen başkalarının uygulaması için yazılmış talimatlar, bazen de bir bilgisayar programı oluyor. Bu süreçte sanatçı, sonucun üzerindeki kontrolünün bir kısmını bilinçli olarak bırakıyor. Sanatçı kuralları kuruyor, sistem ise sonuçları üretiyor. İster analog ister dijital olsun, bu yaklaşım tanımlı sınırlar içinde sayısız varyasyona olanak tanıyor ve çoğu zaman öngörülmeyen sonuçlara ulaştırıyor.


Bugün dünyamız giderek daha çok algoritmalar ve yapay zekâ üretimli medyayla şekillenirken, bu sergi bizi 1960’ların bilgisayar sanatının başlangıcına geri götürüyor ve son on yılda yükselen generatif sanat dalgasına yakından bakıyor. Basit matematiksel işlevlere dayalı algoritmalardan karmaşık yazılımlara kadar, sergilenen işler bilgisayar üretimli imgelerin temel süreçlerini görünür kılıyor. Bu yolculukta, bilgisayar üretimli sanatın diğer medyalardan farkını da tartışmaya açıyor.


ree

Ania Catherine, Operator, Generative Artwork, 2023


Küratörlerin dileği, serginin izleyiciye sanatçıların generatif sistemleri nasıl kullandığını anlamak için erişilebilir bir giriş noktası sunması ve bu süreçlerin yaratıcılık, yazarlık, zanaat ile fiziksel sanat nesnesinin üstünlüğü fikrine dair uzun süredir süregelen inançları sorgulaması.

Toledo Müzesi, Kasım 2025’e dek sürecek Infinite Images: Artist’s New Tools – Art, Code & Generative System başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergi, sanatçıların geçmişten bugüne algoritmaları, kodlamayı ve üretici süreçleri kullanarak imgeyi yeniden nasıl düşündüklerini belgeliyor.


Öncü sanatçılar Vera Molnár, Josef Albers ve Sol LeWitt’in işleri; çağdaş sanatçılar Zach Lieberman, Casey REAS, Sam Spratt, Operator ikilisi, Quayola, Sofia Crespo, Deafbeef, Tyler Hobbs, William Mapan, Sarah Meyohas, Anna Ridler, Monica Rizzolli, Jared Tarbell, Emily Xie ve daha birçok isimle yan yana sunuluyor. Sanatçılar arasında ayrıca Anni Albers, Max Bill, Dmitri Cherniak, Entangled Others, Larva Labs, LoVid, Snowfro gibi önemli figürler de yer alıyor.


Serginin küratörü Julia Kaganskiy, matematiksel ilkelerin 20. yüzyıldan itibaren sanatta nasıl yaratıcı yollarla kullanıldığını izini sürüyor. Geometrik formlara ve kurallara dayalı üretim biçimlerinin, konstrüktivizmden Bauhaus’a, De Stijl’den Beton Sanat’a uzanan bir hattı olduğuna dikkat çekiyor. Bu yaklaşım, mantık ve düzeni estetiğin temeline yerleştiren, daha demokratik bir sanat arayışının da yansıması oluyor.


Albers’in Homage to the Square (1965) dizisi ile Molnár’ın bilgisayar destekli çizim cihazıyla ürettiği Interruptions (1968) işleri, farklı yöntemlerle de olsa tekrar ve bilinçli kaymalar üzerinden form arayışını örnekliyor. Kaganskiy’nin “Jeneratif Sanatı Çözümlemek” başlıklı yazısında vurguladığı gibi, geçmişe bakmak günümüzün “yazarlık, kontrol ve ortaya çıkış” meselelerine de ışık tutuyor. Ona göre yapay zekâ ile generatif sanat, sıfır toplamlı bir oyun olmak zorunda değil; tam tersine, kuralları ve sistemleri tasarlayarak öngörülen ile öngörülmeyenin yan yana var olabildiği yaratıcı alanlar açıyor.


ree

Feileacan McCormick, Entangled Others, Sediment Nodes #1, 2022 - 2023


Sergideki sanatçılar, teknolojiyi farklı biçimlerde üretken ortak olarak benimsiyor:


  • Casey REAS, Processing görsel programlama dilinin kurucularından biri olarak sunduğu Century adlı işinde, Ellsworth Kelly’nin minimalist resimlerinden ve George Ricky’nin kinetik heykellerinden esinleniyor.

  • Sam Spratt, klasik resim eğitiminden generatif sanata geçişini, “bin elim varmış gibi” üretmesini sağlayan bir endüstrileşme deneyi olarak tanımlıyor. Onun Masquerade yerleştirmesi, resim sürecini dosya yapısına dönüştürerek binlerce benzersiz maskeyi izleyicilerle birlikte üretiyor.

  • Operator ikilisinden Dejha Ti, kod ve matematikle yazılmış üç perdeli generatif koreografi performansı Human Unreadable ile sahne sanatlarının sınırlarını genişletiyor. Çalışmaları, blockchain’in gizlilik ve şeffaflık arasındaki gerilimini cam katmanlarıyla üretilmiş fiziksel bir “röntgen makinesi” heykeli üzerinden somutlaştırıyor.


Infinite Images, sanatçılar ile otonom sistemler arasındaki yaratıcı işbirliğini görünür kılıyor. Sergi, yapay zekâ ve otomasyonla bilinçli şekilde çalışan sanatçıların, dijital çağda yaratıcılığın nasıl görüneceğini şekillendirebileceğine işaret ediyor.


Sergi, Toledo Sanat Müzesi tarafından Alan Howard Koleksiyonu’ndan ödünç alınan eserlerle; Kanbas Koleksiyonu ve Toledo Müzesi’nin kendi koleksiyonundan çalışmalarla düzenleniyor. Sergi tasarımı ve görsel kimliği ise Richard The ve Studio TheGreenEyl tarafından üstleniliyor.

Bize Ulaşın

bottom of page