HIGHLIGHTED
TEKNOLOJİ
Virtual Earth, Physical Machine albümü, fiziksel ve sentetik ses manzaraları arasındaki sınırları sorgularken, teknolojinin insan bedenine ve algısına etkilerini ele alıyor.
Sanal Dünya, Fiziksel Makine: Görünmeyeni Duymak
...

İngiltere merkezli elektronik müzisyen, programcı ve görsel sanatçı CITYTRONIX (Drew Holliday), bedeni hem zihni etkileyen gücünü çözümleyip bunu yapay zeka, sentetik sesler ve fiziksel kayıtlarla örüyor. Müziği bir araştırma alanına dönüştürdüğüVirtual Earth, Physical Machine isimli albümü, fiziksel ve sentetik ses manzaraları arasındaki sınırları sorgularken, teknolojinin insan bedenine ve algısına etkilerini ele alıyor. İlk olarak Xeno Futurism Magazine’de yayınlanan bu metin, CITYTRONIX’in bu çarpıcı projesini hem kişisel hem de teorik boyutlarıyla ele alıyor. Yazının tamamına şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz: Exploring the Blurred Boundaries Between Physical and Synthetic Soundscapes’ By CITYTRONIX
Fiziksel ve Sentetik Ses Manzaraları Arasındaki Belirsiz Sınırları Keşfetmek
9 Mayıs 2019 tarihinde, bir yıl süren araştırma sürecinin sonunda, Virtual Earth, Physical Machine adlı 37 dakikalık kavramsal bir ses albümünü Bandcamp üzerinden yayınladım. Bu çalışma, posthümanizm ve soyut gerçeklik ya da benim deyimimle artırılmış yapay zekaya bir giriş niteliğindeydi. Hedefim, sesin samimiyet ve aldatma arasında gidip gelebileceği, fiziksel ve yapay uzamları ayırt etmenin zorlaştığı bir dünyada dinleyiciyi yönsüz bırakmaktı. Bu “artırılmış” ses manzarasının nasıl oluşturulduğuna dair neredeyse hiçbir bilgi vermemem de bu deneyimin bir parçasıydı.
Teknolojinin İnsan Bedeni Üzerindeki Ses Yoluyla Etkileri

Water Material Sample, Manipulation in Cecilia 5 UltimateGrainer 2 (Kaynak - xenofuturismmagazine.com)
Bu bağlamda proje, makinelerin insan yapımı ses manzarası üzerindeki etkisini, ister olumlu ister rahatsız edici olsun görünür kılmayı amaçladı. Steve Goodman’ın Sonic Warfare (2012) kitabında dediği gibi:
“İyi bir tiyatroda subwoofer varsa, ekranda olanlardan çok sesten korkarsınız. Görselleri çoğu kişi tolere edebilir ama sesler fizikseldir.”
Goodman’ın bu tespiti, insan işitme sınırının altında kalan 20 Hz altındaki frekanslar olan infrasound bağlamında oldukça çarpıcı. Bu tip frekanslar, tarih boyunca psikolojik etki yaratmak ve kitleleri manipüle etmek için kullanıldı. Örneğin, Hitler döneminde bir psikoakustik uzmanı, Hitler konuşma yapmadan hemen önce insanlarda huzursuzluk yaratacak şekilde infrasound kullanmıştı (Heys, 2011).
Günümüzde ise bu tür teknikler hâlâ kullanılıyor. İsrail’in Lübnan ve Filistin’de yarattığı sonik patlamalar, bölgede yaşayanlarda travma sonrası stres bozukluğuna (PTSD) neden oluyor. Bir sosyal medya paylaşımı şöyle diyordu:
“Savaşta büyüdüm. Pek konuşmam ama ciddi PTSD yaşıyorum. Liman patlamasından sonra daha da kötüleşti. Kapı sert kapansa bile irkiliyorum. Her yeni savaşta ayakta kalabileceğimi sanıyorum ama bir İsrail sonik patlaması, bedenimin buna dayanamayacağını hatırlatıyor.” (Mounzer, 2024)
Sonic warfare kavramı bazen daha gündelik boyutlarda da karşımıza çıkabiliyor. Yaşadığım kasabada dolaşırken sıklıkla yüksek frekanslı ultrasonik "Mosquito" alarmları duyuyorum. Bu cihazlar, gençleri uzak tutmak için tasarlanıyor çünkü yaş ilerledikçe bu frekansları duyamaz hâle geliyoruz.
Teknolojiyi İyileştirici Bir Ses Ortamı Yaratmak İçin Kullanmak
Öte yandan, Düny’nın 7.83Hz’lik doğal infrasound rezonansının insan sağlığına olumlu etkileri olduğu söyleniyor. Ben de teknolojiyi bu tür doğal ses manzaralarını sentetik yollarla üretmek, bedenin bu frekanslardan beslenmesini sağlamak için kullanmak istedim. Amaç; sirkadiyen ritmimizi iyileştirmek, stresi azaltmak ve odaklanmayı artırmak.

Virtual Earth, Physical Machine, Üretim Süreci (Kaynak - xenofuturismmagazine.com)
Projede kullandığım bazı araçlardan biri Descript firmasının geliştirdiği Lyrebird’dü. Bu yazılım, kendi sesinizi dijital olarak yeniden üretmenizi sağlıyor. Elde ettiğim sesler, hem organik hem de bozulmuş (glitch) hissi yaratıyordu – patlamalı, tıslamalı ya da uğultulu.
Diğer araçlardan biri SonicPhoto idi. Görüntüleri spektral analiz yoluyla sese dönüştürebiliyor. Sound Particles ise tekil sesleri üç boyutlu ses parçacıklarına dönüştürerek stereo veya surround ses alanı yaratıyor.
Foley kayıtları da kullandım. Sinema ve oyunlarda günlük sesleri yeniden üretmek için kullanılan bu teknikle, plastik, balon ambalajı ve polyester gibi sentetik materyallerle ayak sesleri, kumaş hışırtıları gibi detayları kaydettim.
Ayrıca interneti bir ses arşivi olarak kullandım. Örneğin, kızarmış bacon sesi yağmur gibi gelebilir; Avrupa sığırcıkları (European Starling) ise dijital sesleri andıran ötüşleriyle dikkat çekici materyaller sağladı.
Kullandığım mikrofonlar arasında su altı seslerini kaydetmek için hidrofon ve boğaz titreşimlerini yakalamak için laringofon yer aldı. Ayrıca kendimle yaptığım ses deneylerinde "overtone singing" gibi teknikler kullandım. Son olarak, Serum adlı bir yazılımla çevremdeki böcek, rüzgâr ve kuş seslerini oluştururken, doğa seslerini taklit eden XOXOS firmasının Synsect yazılımını da kullandım.
Teknoloji ve Yapay Zekâyla Yeni Bir Ses Gerçekliği Tasarlamak
Son olarak, fiziksel ve sentetik alanların artık "artırılmış gerçeklik" adı altında iç içe geçtiği bu dönemde, bu birlikteliğin sağlığımız, bedenimiz ve kimliğimiz için iyileştirici olabileceğine inanıyorum. Artık ne tamamen yapayız ne de tamamen gerçek. Üçüncü bir tür olduk. Bu durum, sürekli bir dönüşüm ve keşif alanı sunuyor.
Elbette bu, sahiplik ve kimliğin kimin elinde olduğu sorusunu da beraberinde getiriyor. Ama belki de çözüm, tekil değil kolektif bir bilinçle birbirimize yardımcı olmakta yatıyor, tıpkı çevresel tehditler karşısında kendini onaran bir amip gibi.
Holly Herndon’un da dediği gibi:
“Teknolojiyle ilgili konuşurken ‘insan mı makine mi’ tartışmaları yapılır. Ama bence kullandığın araç aslında kendinin bir uzantısıdır.”
Makineyle kurduğumuz bu mahrem ilişki, sahte değil – aksine, otantikliğimizin ve arınma ihtiyacımızın bir yansıması.
🎧 Virtual Earth, Physical Machine albümünü dinlemek için tıklayın!