top of page

HIGHLIGHTED

YORUM

Björk ve Aleph’in tehlike altındaki hayvanların seslerini yapay zeka aracılığıyla yeniden hayal ettikleri "Nature Manifesto" üzerine.

Tehlike Altındaki Seslere Kulak Vermek: Nature Manifesto

Furkan Öztekin

Kırk yılı aşan kariyeri boyunca kendine özgü eklektik bir müzikal tarz geliştiren İzlandalı sanatçı Björk ve Fransız sanatçı Aleph Molinari, tehlike altındaki hayvanların seslerini kendi manifestosuyla birleştiren yenilikçi yapay zeka enstalasyonu Nature Manifesto ile 20 Kasım - 9 Aralık tarihleri arasında Paris’teki Centre Pompidou’daydı. Ses yerleştirmesi olarak tanımlayabileceğimiz bu çalışma, son gerçekleştirilen BM İklim Değişikliği Konferansı ile aynı dönemde sergilenirken, Paris’te “Biyoçeşitlilik: Hangi Gelecek için Hangi Kültür?” forumunun önemli bir parçasını oluşturdu. Paris'in mimari ikonlarından Centre Pompidou’daki gerçekleşen sergi geçtiğimiz hafta sona erse de, Nature Manifesto'nun dünyasına çevrimiçi olarak erişebilmek mümkün.


Björk’ün iklim aciliyeti ve doğanın direnci üzerine yazdığı manifestoya Balfua’nın etkileyici görselleri eşliğinde yakından bakalım!

Björk ve Aleph Molinari (Fotoğraf - Vidar Logi & Centre Pompidou)



Nature Manifesto'da artık hayatta olmayan canlıların ruhları ve çevreleriyle duyusal olarak iletişime geçmeyi amaçlayan Björk ve Aleph’e; ses araştırmalarıyla tanınan Fransız ses enstitüsü IRCAM ve Balfua’nın soyut yaratıklardan oluşan 3D âlemi eşlik ediyor. İçinde yaşadığımız endüstriyel çağına günümüz teknolojilerini kullanarak politik bir dille eleştiri getiren, sanatçı ve yaratıcılardan oluşan bu kolektife, Fransa ve İzlanda’dan çevre bilimciler de destek vermeyi ihmal etmiyor. Farklı disiplinlerin bir araya geldiği bu işbirliğinin iklim krizi gündemine önemli bir görünürlük kazandırdığını düşünüyorum.



Björk ve Aleph, nesli tükenmiş ve tehlike altındaki hayvanların seslerini Centre Pompidou’nun endüstriyel ortamına yerleştirerek, ziyaretçileri doğayla olan ilişkilerini yeniden düşünmeye, gözden geçirmeye davet ediyor. Kaybolan ekosistemlere dikkat çekmek ve çevreyi koruma konusunda bir aciliyet hissi uyandırmak için sesin duygusal gücünden cesurca faydalanıyor. Yapay zeka aracılığıyla yok olmuş hayvanların seslerini yeniden yaratan ve bu sesleri Björk’ün etkileyici vokalleriyle birleştiren 3 dakika 40 saniyelik Nature Manifesto, izleyiciyi iklim krizinin varlığıyla yüzleşmeye davet ediyor.


Björk, Aleph Molinari & IRCAM, Nature Manifesto, 2024 (Görseller - Sam Balfus)


Nature Manifesto

Björk & Aleph


« bu bir acil durum


kıyamet çoktan koptu


ve şimdi nasıl davranacağımız hayati önemde


kitlesel yok oluşun ardından

yeniden başlayacağız

eski konfor alanımız artık yok

parlayan radyoaktif hasatlarda

mutasyona uğramış çekirgelerle beraber yürüyeceğiz


yok olmak üzere olan orangutanların arasında

yabani sığır sürüleriyle göç edeceğiz


yeni bir dünya doğacak

buluşmaların çoğaldığı


ve rizomatik dolanışların iç içe geçtiği


belugaların değişmiş sesiyle

ve DNA’sı değişmiş foklarla

sivrisineklerin ses alanlarına yerleşeceğiz


tüm ekolojik bağ dokularında duyusal bir karşılıklılık bulacağız

mutant tavus kuşları, arılar ve lemurların öncü ses katmanlarında


biyoloji kendini yeni şekillerde yeniden birleştirecek

ve mikroorganizmalar diğer yaşam formlarıyla birleşerek

iyileşecek ve birbirine uyum sağlayacak


meyve veren bedenlerde

ve duyusal bilginin tarlalarında

yaşam ağı yeni çözümlerle açığa çıkacak

bazalt sütunları karbonu emerken

ya da bir lyrebird bir testereye dönüşürken


hayat kazanır


bizimle ya da bizsiz


salgınlar ve pandemilerden sonra

yeni varoluş biçimleri ortaya çıkacak

bedenlerimizi çevremizle ilişkiler içine dokuyarak


eski yaşam biçimlerimizi çözerek

ve yankı döngüsünden kurtularak


metabolik bir yaratıcılıkla


biyolojik atalarımızın uluması


hayvan ruhları tarafından geri kazanılacak


kaybolan kuş seslerine çare arıyoruz

yerlerine gelen niş seslerinden


varlıkların bir dokusunda


yeni bir biyoçeşitlilik ulaşılıyor


gezegeni yeniden şekillendireceğiz


derin bir morfo-genezle


animist bir volkanik adadan

yanımızdan hızla geçen doppler-etkili yunuslara hayranlıkla bakacağız


görünmeyen mucizeler çiçek açacak

hifalardan doğan esrarengiz varlıklar


genlerimizin belleği


bir eylem çağrısına dönüşecek


yeni bir Paris İklim Anlaşması şekillendireceğiz


bu sefer ulaşılabilir bir anlaşma


ulaşın


hadi, ulaşalım »


Björk, Aleph Molinari & IRCAM, Nature Manifesto, 2024 (Görseller - Sam Balfus)


Belki de bu manifestoyu daha iyi anlayabilmek ve duyabilmek için Björk’ün doğayla olan ilişkisine yakından bakmak gerekebilir.


Geçtiğimiz Ekim ayında, ABD’nin Doğu Kıyısı’nda yeni bir kelebek türü keşfedildi. İzlandalı sanatçı Björk’ü onurlandırmak adına da bu büyüleyici kelebeğe Pterourus bjorkae adı verildi. 1965 yılında volkanik İzlanda topraklarında doğan Björk, uzun soluklu sanat pratiğinde doğanın canlılığına ve karmaşıklığına dair derin bir duyarlılık geliştirmeye devam etti. Üretimlerinde doğanın sesini duymayı ve hissetmeyi amaçlayan sanatçı, 2010’lu yıllarda yayımladığı müzik albümlerinde doğa ve teknoloji arasındaki ortaklıkları araştırdı. Özellikle; Biophilia (2011), Vulnicura (2015), Utopia (2017) ve son albümü olan Fossora’nın (2022), bu temanın öne çıktığı çalışmaları arasında yer aldığını söyleyebiliriz.


2008 yılında Radiohead’in Thom Yorke’u ile birlikte İzlanda doğasının korunmasını desteklemek adına gerçekleştirği Náttúra isimli işbirliğini de es geçmemek gerek. Geçtiğimiz yıl Rosalía ile ses getiren düeti Oral'da benzer bir hassasiyetten temelleniyordu.


Günün sonunda Björk, çevreyle ilgili sorunlara eserlerinde sık sık parmak basan bir sanatçı ve biyoçeşitliliğin korunmasını savunan güçlü bir aktivist. Doğaüstü varlıklardan ve bir zamanlar hayat dolu canlılardan aldığı güçle, insanlığın sonunu getiren karamsar gelecek anlayışına sığınmıyor. Üzerimize çöken bu sıkıntılı atmosferin ve gri bulutların aksine bizi “post-iyimserlik” olarak adlandırdığı bir çağı kucaklamaya davet ediyor.



Bize Ulaşın

bottom of page